Roman; Kurtuluş Savaşı yıllarında, Eskişehir'in sınırları içinde Porsuk Çayı'na yakın bir köyde yaşayan halkla buraya sonradan gelmiş İstanbullu bir "yaban"(Ahmet Celal)ı anlatır.
Roman anı/günlük biçiminde kaleme alınmıştır. Olaylar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçmektedir. 'Yaban" edebiyatımızın tezli romanlarından biridir.
Kahramanları: Ahmet Celal, Mehmet Ali, Emine, Salih Ağa ve Köylüler
KİTABIN KONUSU:
"Vurun Kahpeye" adlı romanda Halide Edip Adıvar; Kurtuluş Savaşı yıllarını aydın kesimden biri olan Aliye Öğretmen'in gözünden anlatır. İdealist bir karakter olan Aliye'nin köydeki çabaları, yaklaşan Yunan işgâli, köy zenginlerinin ve imamın düşmana yardımcı olması ve Aliye'nin tüm bunlara karşı verdiği mücadele kitabın konusunu oluşturur.
ROMANIN KAHRAMANLARI
Aliye: İdealist ve vatansever bir aydın kişidir. Kanının son damlasına kadar, atalarından 5000 yıldır kendisine miras kalan değerleri savunmuş ve istiklali bir yaşam biçimi olarak kabul etmiştir. Eğitimsiz köylüyü eğitmeye çalışmış fakat tek başına giriştiği bu mücadeleyi hayatını feda ederek tamamlamıştır.
Tosun Bey: Vatansever bir komutan olarak milletinin kendisine verdiği görevi sonuna kadar sürdürmüştür. Sahip olduğu az kuvvet ile, çok az cephanesini kullanarak düşmana karşı vatanını savunmuştur. Hainlerin düşmanla iş birliğine girmesi kendisinin işlerini iyice zorlaştırmıştır.
Ömer Efendi: Babacan ve güngörmüş bir karakterdir. Kaybettiği kızının yerine koyduğu Aliye'yi korumaya çalışmış fakat bunda başarılı olamamıştır. Düşmana karşı olması onun da işini zorlaştırmıştır.
Fettah: Köy imamı olan ama dinle de vatanseverlikle de hiçbir bağı olmayan bir insandır. O dönemde yaşamış ajan din adamlarından biri olarak kendisine vaat edilenler karşılığında halkı düşmanın istediği şekilde yönlendirmiş ve istediğini elde edemese de hainlikten vazgeçmemiştir.
ANAFİKİR:
Vatanın bağımsızlığı, milletin özgürlüğü Aliye ve Tosun Bey gibi vatanını ve milletini seven bu uğurda canlarını ortaya koyan kahramanlar sayesinde gerçekleşmiştir. Dış güçlere ve düşmanlara karşı kazanılan zafer; bağnazlık, yobazlık, köhnemiş kurumlar ve eğitim sistemi düzeltilmeden kalıcı olmayacaktır.
“Vurun Kahpeye romanında Millî Mücadele’yi farklı bir cepheden yansıtan Halide Edip, yurt toprağını düşman işgâlinden kurtarmakla tam bağımsızlığın sağlanamayacağının, toplumsal yapıya sinmiş iç tehdit unsurlarını bertaraf etmeden bu mücadeleyi mutlak bir zafere dönüştürmenin mümkün olamayacağının altını çizer.”
ROMANIN ÖZETİ
İstanbul’dan Anadolu’ya gelmiş idealist bir öğretmen olan Aliye, öğretmen olarak görevlendirildiği bu kasabada kalabilmek için kendine bir ev aramaktadır. Çocuklara ders vermek için köyün okuluna gittiğinde okulun hizmetlisi Mehmet Efendi ve müdürden başka kimseyi bulamaz. Aliye’ye okulu tanıtırlar ve köyde nerede kalacağını göstererek onu Ömer Efendi'nin evine götürürler.
Aliye bu köhne köy evinde yaşamak zorundadır. Ev sahibi Ömer Efendi ve eşi Gülsüm Hala'nın kızları ölmüştür. Bu bakımdan Aliye’yi ölmüş kızlarının yerine koyarak onu çok sevmişlerdir. Aliye de bu yüzden kendini çok rahat ve güvende hissetmeye başlar.
İlk günlerinde utangaç ve çekingendir fakat okula başlayınca bu durumu üzerinden atarak öğretmenlik görevine büyük bir heyecanla başlar. Okulun ilk günlerinde köy ağasının oğlu, diğer çocukları hırpalayınca Aliye olaya müdahale eder. Aliye ağanın oğlunu azarlar ve “Baban okula gelsin!“ der. Ağa'nın oğlu kendisine diklenince Aliye onu okuldan kovar. Ağa'nın oğlunun sınıftan kovulması köyde büyük bir yankı yapar. Ağa'nın ve köydekilerin tepkisini duyunca “Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!” diye yemin eder.
Kasaba halkı Aliye’nin modern görünüşünden rahatsız olur ama Aliye’nin çocuklara yardım etmek amacıyla geldiğini öğrenince tutumları değişmeye başlamıştır. Aliye dedikodulara rağmen şevkle çalışmaya, çocuklara marşlar öğretip bayraklarla köy yolunda dolaştırıp milli marşlar söyletmeye başlamıştır.
Bu arada Ferit Paşa hükümetine bağlı olanlar, Hacı Fettah Efendi başkanlığında Aliye Hanım'a cephe almaya başlamıştır. Yunanlılar köye yaklaşmışlardır. Köyün düşman tarafından işgâli artık an meselesidir. Köyün imamı ve köyün zenginlerinden birkaçı alçakça düşmana yardım etmeye başlamıştır. Köy imamı, genç ve güzel Aliye'nin güzelliğine kapılıp onu değişik yollardan elde etmek için düşmanla iş birliğine girmiştir. Düşman, köyü işgal ettiğinde Aliye de ona kalacaktır.
Kumandan Tosun Bey ise, düşmanın gidişatını yavaşlatmak için elinden geleni yapıyordu fakat köyde neler olup bittiğinden habersizdi ve arkasında dönen hain dolaplardan haberi yoktur.
Konusu:
Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti eski gücünü, heybetini kaybetmeye başlamış; isyanlar ve işgallerle zayıf duruma düşmüştür.
Kitapta, bir Anadolu kasabası olan Akşehir'den yola çıkılarak, Kurtuluş Mücadelesi'nin bir bölümü anlatılmaktadır.
Olaylar Akşehir'in bir kasabasında başlar ve gelişir.
Ana Fikir:
Vatan ve millet sevgisi, bağımsızlık duygusu. Kurtuluş Savaşı'nın küçük bir kasabadan görünüşü.
Şahıslar:
Küçük Ağa (İstanbullu Hoca): Kurtuluş Mücadelesi'ne büyük hizmetler vermiş binlerce kişiden biri.
Salih: Birinci Dünya Savaşı'nda sağ kolunu kaybetmiş ve hayatının anlamını Kurtuluş Mücadelesi ile tekrar kazanan biri.
Çerkez Ethem: Başlarda vatan ve millet için yeri tutulmaz hizmetler vermiş, cephede büyük başarılar göstermiş fakat düzenli orduya geçme kararı alındığında tamamen zıt fikirleri benimsemiş ve zararlı olmuş bir çete reisi.
Doktor Haydar Bey: Dünya Savaşı'nda Yüzbaşı rütbesiyle görev yapmış ve Milli Mücadele yıllarında Kuvayımilliye'ye büyük hizmetler vermiş bir asker.
Ali Emmi: Kurtuluşu, Kuvayımilliye'de gören ve çok büyük fedakârlıklarda bulunan yaşlı bir vatandaş.
TÜRÜ: Siyasi Roman
ÖNEMİ: Sahne dışının İstanbul, sahne içinin ise Anadolu olarak yansıtıldığı siyasi nitelikte bir romandır.
KONUSU: Bir üniversite öğrencisinin gözüyle İstanbul’un işgali anlatılır.
ŞAHIS KADROSU:
Cemal: Eserin başkahramanı olan Cemal, üniversite öğrencisidir. İstanbul’un işgal yılları bu öğrencinin gözüyle anlatılmaktadır.
Sabiha: Modernleşen Türk kadınının sembol ismi olarak gösterilmiş bir şahıstır. Sahneye çıkan ilk Türk kadını olarak yansıtılmıştır.
İhsan: Milli Mücadele’yi planlayanlardan olan İhsan, kültürlü bir tarih öğretmenidir.
Cemal üniversitede okumak için çocukluğunun geçtiği İstanbul’a yerleşir. Ancak çocukluğundaki güzel günlerden eser kalmamıştır çünkü İstanbul işgal altındadır. Eskiden oturdukları evini ziyaret eder ve orada lisedeki aşkı Sabiha’yı düşünür. Cemal İstanbul’dayken kültürü ve bilgisine hayran olduğu arkadaşı İhsan da yurtdışından İstanbul’a döner. Cemal, İhsan ve Sabiha çok sık görüşürler. Cemal; İhsan ve Sabiha arasındaki yakınlaşmadan oldukça rahatsızdır. Sabiha etrafındaki insanlardan etkilenerek kadın hakları ile ilgili düşünceler üzerine kafa yorar. İhsan ise dönemin siyasi oluşumlarından olan İttihat ve Terakki ile ilişki kurar. Onların bu dönemdeki arkadaşlıkları Sabiha’nın babasının tayininin çıkması üzerine sona erer. Anadolu’ya giden Sabiha’dan uzun zaman haber alınamaz. Sabiha ahlaksız bir adamla evlenmiştir. Cemal onu bulmaya karar verir. Aynı zamanda İstanbul’da da Milli Mücadele yanlılarının saflarına katılarak çalışmalara başlar. Cemal, Nasır Paşa’nın kâtibi olur ve onun anılarını yazar. Amacı ülkedeki pislikleri gün yüzüne çıkarmaktır. Romanın sonunda Nasır Paşa öldürülür. Cemal Sabiha’nın da izini bulmuştur. Fakat Sabiha çok yıprandığı için herkesten kurtulmak ister ve sahneye çıkan İlk Türk kadını olacağına dair bir not bırakarak izini kaybettirir.
TÜRÜ: Kurtuluş Savaşı romanı
ÖNEMİ: Yazarın, romanı bizzat olayları yaşayan kişilerden dinleyerek kurgulaması ve Kuvayımilliye hareketini Kalpaklılar hareketi olarak görmesi açısından önemlidir.
KONUSU: 1919’dan 1922’ye kadar uzanan Milli Mücadele yılları destansı bir şekilde anlatılmıştır.
ŞAHIS KADROSU:
Talip: Darülfünun öğrencisi olan Talip, vatanperver bir milliyetçidir. İstanbul’daki gelişmeleri Anadolu’ya aktarmaktadır.
Hasan Tahsin Bey: Gerçek bir şahsiyet olan Haşan Tahsin Bey, milli mücadelenin ilk kıvılcımını yakmıştır.
Müjgan: Paşa kızıdır. Babasından aldığı bilgileri Anadolu’ya aktarır. Vatansever bir kişidir.
ÖZET:
İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmek üzeredir. Anadolu’da ve Ege’de direniş vardır. Haşan Tahsin Bey ve Yusuf da vatan için savaşan kişilerdendir. Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla Rumların sevinç gösterileri taşkınlıklara dönüşür. Haşan Tahsin üzerlerine bomba atarak ilk kıvılcımı ateşler ve oracıkta şehit olur. Arkadaşı Yusuf da çatışmaya başlar daha sonra onların elinden kaçmayı başarır. Yusuf olup bitenleri Türk Ocağındakilere aktarır. Artık savunma başlamıştır. Yusuf çarpışırken de nişanlısı Nemide onu yalnız bırakmaz. Yusuf’un ailesinin köyü de saldırıya uğramıştır. Kız kardeşi şehit düşmüştür. Mustafa Kemal ise tüm engellemelere rağmen Anadolu’da çalışmalara başlamıştır. Darülfünun talebesi Talip ise Paşa kızı ile gönül ilişkisi yaşayarak İstanbul hükümetinin bilgilerini Anadolu’ya sızdırma amacındadır. Paşa kızı Müjgan ise bu durumu tahmin eder ve kendisinin Mustafa Kemal yanlısı olduğunu söyleyerek onlara yardımcı olur. Müjgan’ın babası da daha sonra onlara katılacaktır. İstanbul işgal edilir. Kuvayımilliye ise Anadolu’yu savunur.
TÜRÜ: Kurtuluş Savaşı romanı
ÖNEMİ: Süvari birlikleriyle düşmanın yurttan kovulma sahnelerinin çokluğuyla Doludizgin adını alan roman, Kurtuluş Savaşı’nı anlatmasıyla önem kazanır.
KONUSU: 1919’dan 1922’ye kadar uzanan milli mücadeleler yılları destansı bir şekilde anlatılmıştır.
ŞAHIS KADROSU:
Talip: Darülfünun öğrencisi olan Talip vatanperver bir milliyetçidir. İstanbul’daki gelişmeleri Anadolu’ya aktarmaktadır.
Müjgan: Paşa kızıdır. Babasından aldığı bilgileri Anadolu’ya aktarır. Vatansever bir kişidir. Talip’e yardım eder. Savaşta şehit olur.
Yusuf: Savaştan önce avukat olan Yusuf, milli mücadeleye katılan vatansever ve fedakâr biridir. Gazi olarak savaştan döner.
DOLUDİZGİN ROMAN ÖZETİ:
Sökeli Mehmet, çok sevdiği atının elinden alınması korkusuyla gizlice Söke’ye gider. Asker kaçağı diye yakalanır. Babası ise bunu utanç saydığı için atı bir kurşunla öldürür. Sökeli Mehmet kurtulduğunda tekrar asker olmanın yolunu bulur. Anadolu’da çatışmalar şiddetlenmiştir. İstanbul’daki gelişmeleri Anadolu’ya haber eden vatansever Talip, teşkilat tarafından her yerde aranmaktadır. Müjgan ise Talip’e yardım etmektedir. Anadolu’ya gidişini ailesinden bile saklayan Müjgan bir mektup bırakır, önce İstanbul hükümetinin adamı olan paşa babası ise kızıyla gurur duyar. Müjgan, İngiliz gemisinin batırılması hadisesinde şehit olur. Türkler I. ve II. İnönü savaşlarını kazanırlar ve Büyük Taarruz’a hazırlanırlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulması ve Türk ordusunun Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni kazanılması sonucunda Mustafa Kemal’in emri ile yurdun dört tarafı düşmandan temizlenir. Yusuf kolunu kaybeder ve binbaşı olur. Salih Efe karısına, Yusuf da nişanlısına kavuşur.
TÜRÜ: Millî Mücadele romanı- Sosyal roman
ÖNEMİ: Kurtuluş Savaşı yıllarını farklı bir açıdan ele alması ve köylülerin sıkıntılarını anlatması açısından önemli bir romandır.
KONUSU: Kurtuluş Savaşı yıllarında Molla Mahmut şahsında Türk köylüsünün durumu, köylülerin birbirleriyle olan ilişkileri, Yunanlılar ile savaşılması için kurulan çeteler romanın ana konusudur.
ŞAHIS KADROSU:
Molla Mahmut: Romanın ana kahramanıdır. Yoksul bir Türk köylüsüdür. Düşmanı yurttan atmak için çalışmalar yapar ve çeteye katılır. Padişaha muhalif bir tavır sergiler.
İbrahim Bey: Millî Mücadele için çalışan ve çeteye önderlik yapan şahıstır. Yunanlıların ilerleyişini durdurmak için çalışmalar yapar.
İmam Ziver: Kendi çıkarını düşünen bir şahıstır. Düşman ile işbirliği yapmaktan çekinmez.
ÖZET:
Molla Mahmut çiftçilikle uğraşmaktadır. Annesi Ayşe Kadın, karısı Hacer ve oğlu Murat ile yaşamaktadır. Padişahın düşmanı yurda soktuğunu düşündüğü için ona düşmandır. Mültezimler vergi toplamak için köye gelip çiftçinin ekip biçtiği arazileri deftere yazarlar. Köydeki İmam Ziver ise köylüden kendi adına buğday toplamaya çalışmaktadır. Köydeki İbrahim Bey ile Molla Mahmut ise vatanı kurtarmak için yapılması gerekenleri konuşurlar. Molla Mahmut, Haceli’ye İbrahim Bey önderliğinde çete kuracaklarını söyler ve vergi vermemek için çaba sarf ederler. İmam Ziver ise vergi olayını duyunca zaptiyeye Molla Mahmut’u ve yanındakileri şikayet eder. İbrahim Bey ve çetesindekiler para bulmak için çalışırlar. Buldukları para ile de at, altın ve silah alırlar. Daha sonra Alaşehir’e düşmana baskına giderler. Uşak’a gelen Yunanlılar ise oraya Yunan bayrağı çekerler. Yunan askeri köye geldiğinde ise İmam Ziver ile Kadir Ağa hoş geldine giderler. İbrahim Bey’de durumu kontrol için oraya gider ama Hacı Nuri onu ve çetesini Yunan komutana söyler. Yunan askerler çeteyi ararlar ve Yan Bilal’i öldürürler.
Kişileri: Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Halide Edip, Yunus Nadi, Makbule Hanım, Zübeyde Hanım, Fikriye Hanım, Fevzi Çakmak, Çerkez Ethem, Kâzım Karabekir
ÖZET
1920 yılında Anadolu’ya geçen Reis Paşa ile milletvekilleri Ankara’da toplanmaktadırlar. Yurdun dört bir yanında direnişin ateşi alevlenmiştir ancak kışkırtma ve ayaklanmaların da ardı arkası kesilmemektedir. Reis Paşa bir yandan savaşı yönetirken bir yandan da tasarladığı geleceğin tohumlarını atmaktadır. Allah’ın Süngüleri bu direnişin öyküsünü ve onun kahramanlarını anlatmaktadır. Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Halide Edip, Yunus Nadi, Makbule Hanım, Zübeyde Hanım, Fikriye Hanım, Fevzi Çakmak, Mustafa Suphi, Çerkez Ethem, Kâzım Karabekir gibi tarihî kişiler romanda karakter olarak hayat bulmaktadır. Romanda İstanbul’un zengin konaklarında geçenler ve tıklım tıklım direnişçi dolu trenler ile meclise giden tozlu yollar anlatılmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nın en şiddetli günlerini, Reis Paşa’yla birlikte Ankara’yı anlatan romanda, İstanbul’un işgali oldukça dramatik sahnelerle betimlenmiştir. Kitabın son bölümünde ise Birinci İnönü Muharebesi ve Çerkez Ethem yer almaktadır.
NOT: Özetlerle ilgili kısımlarda alıntı yapılmıştır.
BEŞ HECECİLER İÇİN TIKLAYINIZ!!!