A)Kişisel Hayatı Konu Alan Öğretici Metinler
1. Mektup:
KONU VE ÜSLUBUNA GÖRE MEKTUP TÜRLERİ
a) Özel Mektup
b) Edebi Mektup
Mektup türünde yazılmış hikâye, roman, şiir ve denemeler de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Mutallaka(roman)-Hüseyin Rahmi Gürpınar
Bahar ve Kelebekler, Lokantanın Esrarı(hikâye)- Ömer Seyfettin
Handan(roman)- Halide Edip Adıvar
Bir Serencam, Milli Savaş Hikâyeleri(hikâye)- Yakup Kadri
Bir Kadın Düşmanı, Sönmüş Yıldızlar, Bir Damla Gözyaşı, Bir Hayal Kırıklığı(hikâye)-Reşat Nuri
Genç Werther’in Acıları(roman)- Goethe
c) İş Mektupları
d) Resmi Mektuplar
e) Açık Mektuplar
EDEBİYATIMIZDAKİ BAZI ÖNEMLİ MEKTUPLAR
Kemal Tahir’den Fatma İrfan’a Mektuplar- Kemal Tahir
Limni ve Malta Mektupları- Ziya Gökalp
Şikâyetname- Fuzuli
Ziya’ya Mektuplar- Cahit Sıtkı Tarancı
Kemal Tahir’e Mahpushaneden Mektuplar- Nazım Hikmet
Mektuplar- Abdülhak Hamit Tarhan
Mektuplarım- Muallim Naci
Hususi Mektuplar- Namık Kemal
2. GÜNLÜK(GÜNCE)
Anı ve günlük arasındaki fark:
Yazarın kendini anlatması yönüyle anıya benzer. Ancak günü gününe yazılması yönüyle anıdan ayrılır. Anılar, olayların üstünden zaman geçtikten sonra kaleme alınır.
Günlük Çeşitleri
1 - İçe Dönük Günlükler ( özel ruhbilimsel günlük ): Yazarın bir bakıma kendi kendi ile konuşmasıdır içinde bulunduğu doğal ve toplumsl çevreden yazgısından yakınır. Bu metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi, çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını da bulabiliriz. Stendhal'ın günlüğü, Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puşkin'in "Gizli Günce" bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nudullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.
2 - Dışa Dönük Günlükler: Bu tip günlüklerde yazarlar, alaycı bir tavırla dönemin olaylarını, siyaset, sanat ve edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü tekniği kullanılarak anlatmaktadırlar. Bu tür günlüklerde yazar kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan, düşünsel akımlardan haber verir. Bu nedenle de bu günlükler birer belge değeri taşır. Ünlü ressam Paul Gaugin'in o dönemde Fransız kolonisi olan Markiz adalarında yazdığı günlük, dışa dönük günlüklere örnek olabilir.
Yaşadığı hayat kesitlerini, çeşitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniği ve zengin betimlemeler aracılığıyla günlüğüne yansıtan ünlü öykücümüz Tomris Uyar'ın günlükleri de dışa dönük niteliğe sahiptir.
Bu türler dışında bir de sanat esarlerinin oluşumu ve gelişini ile ilgili günlüklerde vardır. Yazar eserinin gelişme evrelerini günü gününe anlatırken çektiği sıkıntıları, kaygılar çalışma yöntemini de bize göstermiş olur. A. Gide'nin "Kalpazanlar" Thomas Man'ın "Doktor Faustas" bu tür günlüklerin başarılı örnekleridir
EDEBİYATIMIZDAKİ ÖNEMLİ GÜNLÜKLERDEN BAZILARI
ANI(HATIRA)
ANI TÜRÜNÜN TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYATIMIZDAKİ BAZI ÖNEMLİ ANILAR
BİYOGRAFİ(ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ)
Sanat, edebiyat, bilim, siyaset, sinema vb. alanlarda ün yapmış kişilerin hayatlarının tarafsız bir şekilde belli bir sıraya göre anlatıldığı edebi türe biyografi denir.
Aynı zamanda bir “Yaşam öyküsü” olarak da adlandırılan biyografide tanınmış kişilerin hayatlarında yaşadıklarının yanı sıra hayatla ilgili tecrübe ettikleri okuyucuyla paylaşılmak asıl amaçlardan biridir.
Biyografinin özellikleri şunlardır:
Biyografide amaç, söz konusu kişiyi tüm yönleriyle tanıtmaktır.
Biyografilerde anlatılan kişinin özellikle hayatı, eserleri, kişiliği, görüşleri konu edilir.
Biyografide kişinin nerede doğduğu, çocukluğunun nasıl bir ortamda geçtiği, öğrenim hayatı, yaptığı işler, çalıştığı yerler, kişiliği, huy ve karakteri, davranış özellikleri, başarılı olduğu alanlar, eserleri, ürünleri anlatılır.
Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat ve meslek alanındaki tarihçiler için önemli kaynaklardır.
Biyografiler belgesel nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübelerin, örneklerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır.
Dünya Edebiyatında Biyografi
Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.
Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. Ancak Batı da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır. 20. yüzyılda ise Batı da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.
Türk Edebiyatında Biyografi
Eski edebiyatımızda bu türe “Tercümanıhal” denirdi. Divan şairlerinin anlatıldığı ‘tezkire”ler de biyografi türündeki eserlerdir. Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 15. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi(tezkire) örneğini vermiştir. Edebiyatımızda Anadolu sahasındaki ilk tezkire Sehi Bey’in “Heşt Behişt” adlı eserdir.
Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara “biyografik roman” denir. Biyografik romanlar da Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan; Yusuf Ziya Ortaç, İsmet İnönü adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.
OTOBİYOGRAFİ(ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ)
Bir kişi hayatıyla ilgili dönemleri bütün ilginç yönleriyle geniş şekilde kendisi yazarsa buna “otobiyografi (öz yaşam öyküsü)” denir. Yani kişi kendi biyografisini yazarsa bu otobiyografi olur.
Otobiyografinin özellikleri şunlardır:
Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır.
Otobiyografilerde çoğu zaman sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden ve sosyal çevresinden, aile içi durumlarından da söz eder.
Edebiyat, sanat, siyaset, spor gibi değişik alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar.
Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
Bütün bu iyi niyete rağmen otobiyografiler öznel eserler olarak kabul edilir. Çünkü kişi kendisini anlatmaktadır ve bunu yaparken tarafsız davranamaz.
Kişinin kendi hayatını roman şeklinde yazması sonucunda ortaya çıkan esere “otobiyografik roman” denir. Bu türün örneklerini anı türünde verilmiş eserlerde de görmek mümkündür.
Anı-Otobiyografi Farkı
Anılar üslup yönüyle otobiyografilere de benzer; ancak anı otobiyografi içinde sadece bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografiler anıya göre daha geniş ve daha uzun bir dönemi içine alır.
EDEBİYATIMIZDA BAZI ÖNEMLİ BİYOGRAFİLER
Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam
Aziz Nesin, Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
Hasan Ali Yücel, Hayatım
Yusuf Akçura, Ya Kendim ya da Defter-i Amalım
Ayşe Kulin, Babama
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mavi Sürgün
MONOGRAFİ
Ünlü bir kişinin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla elen alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısı(tek yazı) denir.
Bu türde kişi veya eser her yönüyle araştırılır. Ele alınan konunun o ana kadar gizli kalmış yanları belirlenir ve ortaya konur.
GEZİ YAZISI (SEYAHATNAME)
Herhangi bir kimsenin, daha çok bir edebiyat sanatçısının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, yerleri, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslup içinde kaleme alarak anlatmasına “gezi yazısı” (seyahatname) denir.
Yazar, gezip gördüğü yerlerle ilgili gözlemlerini, incelemelerini, bilgileri bir araya getirerek gezi yazısını yazar. Okur, anlatılan yerleri bu sayede sanki yazarla birlikte geziyormuş hissine kapılır. Gezi yazılarında aydınlatıcı, öğretici bilgiler de yer alır. Amaç, gezilen yeri okuyucuya her yönüyle tanıtmaktır. Bu yapılırken geçmişle gelecek arasında bağ kurulur, toplumların birbirleriyle ilişki kurması ve birbirlerini tanıması, toplumlar arası kültür alışverişi ortamının oluşması sağlanır.
GEZİ YAZISININ ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR:
Dünya Edebiyatında Gezi Yazısı
Dünya edebiyatında gezi yazısının ilk örnekleri sayılabilecek eserleri verenlerin başında Heredotos, Marco Polo, İbni Batuda gelir.
Türk Edebiyatında Gezi Yazısı
Eski çağlarda özellikle keşif, ticaret, savaş amacıyla değişik geziler yapılmıştır. Eski Türk edebiyatında gezi yazısına ‘seyahatname” denirdi. Türk edebiyatında en eski seyahatnameler. Timur’un oğlu Şahruh’un yanında bulunan Gıyasüddin Nakkaş ın yazdığı “Acâib’ül-Letâif” ve Ali Ekber Hatâî adlı bir tüccarın kaleme aldığı “Hıtâînâme’dir.
16. yüzyılda yazılan “Baburnâme” ve Kâtibî mahlasıyla tanınan Seydi Ali Reis in “Mirat-ül Memalik” (Memleket Aynası) adlı eser, ilk gezi örneği kabul edilir. Eser, Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar. Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Seyahatname” ise dünya edebiyatındaki en iyi örneklerle boy ölçüşebilecek niteliktedir. Bu eserin birinci bölümü her yönü ile İstanbul’u anlatmaktadır. Kanunî Sultan Süleyman’ın hizmetinde bulunmuş olan Pirî Reis’in yazdığı Kitabı-ı Bahriye adlı eseri verdiği coğrafya bilgileri dışında mükemmel bir Akdeniz seyahatnamesi sayılabilir. Ancak Türk edebiyatında Batılı anlamda gezi yazısı örnekleri Tanzimat döneminde yazarların Avrupa’ya gitmesiyle verilmeye başlanmıştır. Tanzimat Dönemi’nde bu türün ilk örneğini Direktör Ali Bey “Seyahat Jurnali” adlı eseriyle vermiştir. Avrupa’ya giden sanatçılar gördükleri şehirlerle ilgili yazılar yazmışlardır. Özellikle Namık Kemal ve Ziya Paşa bunların başında gelir.
Türk edebiyatında yazılan önemli gezi yazıları şunlardır:
Mirat-ül Memalik – Seydi Ali Reis (İlk gezi kitabımız)
Seyahatname – Evliya Çelebi
Tuhfetül Harameyn- Nabi
Avrupa’da Bir Cevelan – Ahmet Mithat Efendi (Batı tekniğine uygun ilk gezi örneği)
Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Afak-ı Irak – Cenap Şahabettin
Frankfurt Seyahatnamesi – Ahmet Haşim
Anadolu Notları 1-2 – Reşat Nuri Güntekin
Romanya’ya Mektuplar- Ahmet Rasim
Avrupa’da Neler Gördüm- Ahmet İhsan
Berlin Hatıraları- Mehmet Akif Ersoy
Göz Ucuyla Avrupa- Yusuf Ziya Ortaç
Abbas Yolcu, Batı’nın Deli Gömleği- Attila İlhan
Bay Sessizlik- Salah Birsel
Deli Fişek, Tezek, Canım Anadolu- Bedri Rahmi Eyüboğlu
Düşsem Yollara Yollara- Haldun Taner
Deniz Aşırı, Yeni Rusya, Tuna Kıyıları, Bizim Akdeniz, Hind, Yolcu Defteri, Taymis Kıyıları-Falih Rıfkı Atay
Mavi Anadolu- Azra Erhat
Hiroşimalar Olması- Oktay Akbal
Anı-Gezi Yazısı Farkı
Gezi yazılarında gezilen yerlerle ilgili gözlemler yansıtılırken özne dış dünyadır. Anılarda ise kişi yaşadıklarını veya tanık olduklarını anlatır