5. Ünite Roman
Roman Nedir?
Olmuş ya da olması mümkün olayları kişi, yer, zaman bağlamında anlatan, hikâyeye göre daha uzun, anlatmaya dayalı edebi bir türdür.
Özellikleri:
➤Roman türünün ilk örneği İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı eseridir. (17.yy)
➤Türk edebiyatında ise ilk yerli roman Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir.
Romanın Yapı Unsurları
Bir romanın temelini oluşturan yapı unsurları şunlardır:
a) Olay Örgüsü: Romanların merkezinde bir olay yer almaktadır. Aslında tek bir olay etrafında birbirine bağlanan birçok olay örgüsü bulunmaktadır ve bu olay örgülerinin tamamı da merkezdeki olayı desteklemektedir. Olay örgüleri arasında da neden-sonuç ilişkisi altında bir bütünlük mevcuttur.
b) Kişi: Anlatılan olaylar belirli kişiler tarafından gerçekleştirilir ve olaylar sırasında her kahramanın belli bir rolü bulunmaktadır. Roman kişileri kadro olarak eserde oldukça zengin bir şekilde yer almaktadır. Ayrıca eserde yer alan kahramanlar ayrıntılı bir şekilde tanıtılmakta ve betimlenmektedir. Kişiler karşımıza iki şekilde çıkmaktadır: Tip ve Karakter.
Tip: Başka kişilerde de bulunan ortak özellikleri üstünde barındıran, temsil ettiği grubun niteliğini belirgin bir şekilde yansıtan roman kahramanı tiptir. Tip olan kişinin vurgulanan yani temsil ettiği özellik güçlü bir şekilde okuyucuya hissettirilir. Örneğin; Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki "Felatun Bey" Batı taklitçiliği ve alafrangalığı ile olumsuz tipe, "Rakım Efendi" ise, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile olumlu tipe örnek olarak verilebilir. Çalıkuşu’ndaki “Feride" ise, ideal bir öğretmen ve genç kız tipidir.
Karakter: Tip özelliği göstermeyip kahramanın kendine özgü davranışları ile başka özellikteki kişilerden ayrılan, çok yönlü davranış gösteren roman kişisidir. Olayların durumuna göre karakterin davranışlarında da değişiklikler gözlenir ve davranışlarını önceden tahmin etmek mümkün olmamaktadır.
Tip ve Karakter Arasındaki Fark Nedir?
c) Zaman: Her olayın mutlaka bir gerçekleşme zamanı vardır. Bu nedenle eserde zaman kavramları sıklıkla kullanılabilmektedir. Eserlerde genellikle “-di’li geçmiş zaman” kipi anlatım tercih edilir. Eserde zaman kronolojik bir sırayla verilebileceği gibi geçmişe-geleceğe gidiş şeklinde de aktarılabilmektedir.
d) Mekân (Yer): Anlatılan olayların meydana geldiği yer de yapı unsurlarındandır. Eserde gerçekleşen olaylarla bağlantılı bir şekilde uygun bir mekân yazar tarafından kurgulanır. Bu türde mekân tahlilleri de önemli bir yer tutarken aktarılan olayların yapısına göre mekân tasviri yani betimlemesi de ön plana çıkmaktadır.
Romanda Anlatıcı ve Bakış Açıları: Olay anlatan edebi metinlerin önemli unsurlarından biri de anlatıcıdır. Eserin yazarı ve anlatıcısı aynı değildir. Yazar eserini oluştururken farklı bir anlatıcı kurgulamaktadır. Romanda anlatıcı bakış açıları şu şekildedir:
Kahraman Bakış Açısı: Olayın merkezinde yer alan kişi ağzından yaşananların bizzat anlatılmasıdır. Birinci tekil şahıs ekiyle ben tarzı bir anlatım kullanılır.
Örnek: Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı:
’’Mahmut sen misin?’’ dedi. (…)’’Burada bu saatte ne yapıyorsun? ‘’ dedi. Ona elimdeki kayığı
verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. ’’Bu gemi değil, salapurya!’’
demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. ("Aganta Burina Burinata" romanından)
Gözlemci (Müşahit)Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (o) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konumundadır. Bu anlatıcı, anlatıdaki kişilerin aklından geçenleri ve düşüncelerini bilmez, nesnel bir tavır takınır. Olan bitenler okuyucuya kamera sessizliğiyle aktarılır.
Örnek: “Şekercinin kocaman vitrini önündeydiler. Vitrinde boy boy, kutu kutu şekerler, çikolatalar… Çikolatalara bakıyorlardı. Ortadaki topaç gibi oğlanın sağında ablası, solunda yoğurtçunun kızı…” (Çikolata hikâyesinden-Orhan Kemal)
İlahi (Tanrısal-Hâkim) Bakış Açısı: Tanrısal bakış açısına sahip anlatıcı gözlemci gibi olayları görür ve izler ancak olayın merkezindeki kişilerin iç dünyasına, duygularına, düşüncelerine de hâkim bir şekilde okuyucuya aktarır.
Örnek: Hüznü doktora da geçmişti. Doktor, Küçük Ağa’nın İstanbullu Hoca olduğunu öğrendikten, daha doğrusu Salih’in sebep olduğu şüphenin doğruluğunu anladıktan sonra ister istemez, bu dramatik havaya kayıyordu. Onun ruh yapısı maceranın insan yönüne, erkeksiz kalan eve, körpe zevceye ve baba yüzü görmeyen çocuğa kayıtsız kalamaz, Küçük Ağa’nın yakıcı özleyişine yakınlık duymadan yapamazdı. (Küçük Ağa romanından)
Tema: Romanın bütünün hâkim olan temel duygu veya düşüncedir. Tema; soyut ve genel bir kavramdır. Örneğin ilk edebi roman İntibah’ın teması yanlış kadın sevmenin doğurduğu yıkımlardır.
Roman ve Hikâye Arasındaki Farklar
• Roman hikâyeye göre daha uzun bir türdür.
• Roman birden fazla olay üzerine kurulu iken hikâye tek olay üzerine kurulur.
• Romanda şahıs (kişi) kadrosu hikâyedekine göre daha geniştir.
• Romanda zaman hikâyedekine göre daha geniştir.
• Romanda mekân hikâyedekine göre daha çok ve çeşitlidir.
• Romanda kişi ve mekân betimlemeleri hikâyedekine göre daha ayrıntılıdır.
Roman ve Hikâye Benzerlikleri