TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

2023 YKS EDEBİYAT SORULARI

2023 YKS EDEBİYAT SORULARI

7.

XIII. yüzyılda şairler benzetme yaparken “sevgilinin servi gibi uzun boyu” veya “sevgilinin gonca gibi küçük ağzı” şeklinde ifadeler kullanırdı. Bir sonraki yüzyılda “sevgilinin servi boyu”, “sevgilinin gonca ağzı” demek yeterli geliyordu. XV ve XVI. yüzyıllara gelindiğinde ise benzetme yapılırken sadece “servi” veya “gonca” sözcüğünü kullanmak yeterliydi çünkü servinin sevgilinin uzun boyunu, goncanın da küçük ağzını karşıladığı biliniyordu.

Bu parçaya göre XV. yüzyıldan itibaren aşağıdaki edebî sanatların hangisinin kullanımında bir artış görüldüğü söylenebilir?

A) Tecahülüarif      B)Telmih             C) Hüsnütalil     
D) Tenasüp        E)İstiare

8.

  • Güzelleme türünde kaleme alınmıştır.
  •  Klasik âşık ve sevgili tipinin yansımaları görülmektedir.
  • Mübalağa sanatına başvurulmuştur.
  • Tam kafiye kullanılarak ahenk sağlanmıştır.

Verilen özellikler aşağıdaki dörtlüklerin hangisinde bir arada görülmektedir?

A)Nesin methedeyim bir kaşı kara

Şu sineme açtı onulmaz yara

Cümle tabip gelse derdime çara

Derdimin dermanı Lokman’a kalsın

 

B)Ok atılır karasından

Hak saklasın belasından

Köroğlu’nun narasından

Her yan gümbür gümbürlenir

 

C)Karşımızdan gelen aceb yar m’ola

Benim gibi yaralanmış zar m’ola

Benim sevdiğimden güzel var m’ola

Hakk’ın yarattığı kullar içinde

 

D)Boşuna kendimi eyledim helak

Görünmez gözüme o hürü melek

Zalim yar giyinmiş sihirli gömlek

Arkasında geze geze usandım

 

E)Âdem’den bu deme neslim getirdi

Bana türlü türlü meyve yetirdi

Her gün beni tepesinde götürdü

Benim sadık yârim kara topraktır

 

 9.

Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

Bulutlar geldi altında durduk

 

Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı

İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı

Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak

Yaralı bir ceylan kalbi gibi

İçli bir sesin vardı

Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Serbest şiir tarzında kaleme alınmıştır.

B) Sevgiliye duyulan sitem dile getirilmiştir.

C) Birden fazla edebî sanata yer verilmiştir.

D) Aşk teması ele alınmıştır.

E) Tekrarlar yoluyla anlatıma ahenk kazandırılmıştır.

 

10.

Gül üzülsün gonca açılsın bana sen gül yeter

Ağlasın bülbüllerin ey gonca tek sen gül yeter

Bu beyit için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Gül, iki anlamı da kastedilerek kullanılmıştır.

B) Tekrar eden sözcüklere yer verilerek ahenk sağlanmıştır.

C) İnsana ait özellikler doğadaki varlıklara aktarılmıştır.

D) Karşıt anlamlı sözcüklere bir arada yer verilmiştir.

E) Bülbülün ağlaması güzel bir nedene bağlanmıştır.

 

 

11.

Ne bende kaldı sevda

Ne sen eski o yarsın

Bu dizelerin başına aşağıdakilerden hangisi getirilirse cinaslı mâni oluşur?

 

A) Oyarsın

Şirin’e Ferhat isen

Varır dağı oyarsın

 

B) Düşümdeki o yarsın

Ferhat gibi âşıksan

Sözlerime uyarsın

 

C) Benim ile yar sevda

Dumanlı kara sevda

Ne sende var bir vefa

 

D)  Ne sevdalıklar kalsın

Ne hasretlikler olsun

Ne dünya dönedursun

 

E)  Sevda

Başıma bela sevda

Kederler beni sarsın

 

12.

Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisinin bir varsağıdan alınmış olduğu söylenebilir?

A) Şol salınıp giden dilber

Boyuna kurban olduğum

Eğlen burda tanışalım

Diline kurban olduğum

 

B) Dağlarda gezer oldum

Okuyup yazar oldum

Ben bir güzel uğruna

Kuruyup gazel oldum

 

C) Yürü bire yalan dünya

Sana konan göçer bir gün

İnsan bir ekine misal

Seni eken biçer bir gün

 

D) Kimsenin aybına sen olma nazır

Cümlenin Halık'ı her yerde hazır

Belki meclisinde bulunur Hızır

Kalp gözüyle dört yanına iyce bak

 

E) Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icâd oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

 

13.

---- Anadolu’da Dinî Tasavvufi Türk Edebiyatı’nın temsilcilerinden olan Yunus Emre’nin önemli eserlerinden biridir. Bir mesnevi ile başlayan eser, mensur bölümle devam eder. Didaktik özellikler taşıyan bu eserde insanıkâmil olma yolunda yaşanan manevi yolculuk anlatılır. Eserin daha sonraki bölümlerinde ise akıl ve iman hakkında bilgi verilir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Divân-ı Hikmet

B) Kutadgu Bilig

C) Atabetü’l-Hakayık

D) Risaletü’n-Nushiye

E) Vesiletü’n Necât

 

14.

Birinci çadıra dört sofra kuruldu. İlk sofraya sadrazam hazretleri başkanlık etti. İkinci sofrada sağ yanda Silâhdar İbrahim Paşa ve sol yanda Nişancı Mustafa Paşa ile kapıcıbaşılardan beş ağa birlikte oturdular. Üçüncü sofrada defterdar efendi, küçük ruznameci ve dokuz kapıcıbaşı ağa bir araya geldiler. Dördüncü sofrada ise yedi kapıcıbaşı, çaşnigirbaşı, çavuşlar kâtibi ve çavuş emini oturdu. Arta kalan yiyecekler vezirlerin ve ağaların yardımcılarına ikram olundu.

Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında bu parçanın aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alındığı söylenebilir?

A) Pendname         B) Surname        C)Şehrengiz      

D) Sefaretname     E) Tezkire

 

15.

Divan edebiyatında öyküleyici niteliğe sahip eserler üzerine çalışmalar yaparken şairlerin özellikle bir nazım şekline ağırlık verdiğini fark ettim. Bu nedenle söz konusu nazım şeklinde eserler veren şairlere odaklandım. Araştırmama öncelikle bu nazım şekliyle kaleme alınan ve Türk edebiyatındaki ilk siyasetname örneği olan eserle başladım. Sonrasında ise Anadolu sahasındaki Türk edebiyatına yönelerek Âşık Paşa, Nâbi ve Şeyh Galip’in bu nazım şekliyle kaleme aldığı eserlerini inceledim. Bununla birlikte hamse sahibi şairlerden bahsetmeyi de ihmal etmedim. Araştırmanın kapsamlı olabilmesi için Türk edebiyatındaki birçok şairi etkileyen farklı eserlere bakmam gerekiyordu. Bu nedenle Doğu edebiyatının Türk edebiyatına ilham veren eserlerini de araştırmama kattım.

Bu araştırmayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Odaklanılan nazım şekli Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir.

B) Araştırmada Lâmî Çelebi ve Ali Şir Nevâi gibi hamse sahibi şairlerden söz edilmiştir.

C) Araştırmanın başında incelenen eser Yusuf Has Hâcip tarafından kaleme alınmıştır.

D) Anadolu sahası Türk şairleri arasında İskendername’yi yazan şaire yer verilmiştir.

E) Şehname ve Mantıku't Tayr gibi klasikler araştırmaya dâhil edilmiştir.

 

16.

Sevgioğulları kabilesinden bir kız ve bir erkek çocuk; aynı okula gider, arkadaş olur ve birbirlerini severler. Kabile büyükleri, ikisinin evlenebilmesi için bir şart koşar: Erkek kahraman, Kalp ülkesine gidecek ve orada kimyayı bulup getirecektir. Kahraman, yolda türlü zorluklarla karşılaşır; kuyuya düşer, bir dev tarafından hapsolunur, sonrasında bir cadının eline düşer ve Çin padişahının kızı tarafından kandırılır. Bütün bu zorluklardan onu kurtaran Sühan adlı bir ihtiyardır. Kalp ülkesine ulaştıklarında Sühan, ona gizli sırrı açıklar ve o da anlar ki aradığı şey kendi içindedir, ondan ayrı değildir.

Bu parçada söz edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?

A) Leylâ vü Mecnûn            B) Hüsn ü Aşk   
C) Hüsrev ü Şîrî                 
D) Cemşîd ü Hurşîd             
E) Şem ü Pervâne

 

17.

Bağdat’ın fethi sırasında tanıştığı ----, Leylâ vü Mecnûn mesnevisini yazması konusunda Fuzûli’yi teşvik etmiştir. Bu önemli rolüyle birlikte şair, Türk edebiyatındaki asıl ayrıcalıklı konumunu hamse sahibi olmasıyla kazanmıştır. Hamsesinde Yûsuf u Züleyhâ mesnevisiyle klasik bir çizgide ilerlerken Şâh u Gedâ ile özgün konulara yönelmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki şairlerden hangisi getirilmelidir?

A) Hayâli Bey            B) Bâki                 
C) Taşlıcalı Yahya       D) Şeyhi                 
E) Ahmedi

 

18.

Tercüman-ı Ahvâl’in birinci sayısındaki “Mukaddime”sinde; gazetenin sosyal ve edebî hayatta ne denli gerekli olduğunu vurgulamıştır. Bununla birlikte halka seslenme ve ona ulaşma yolunda önemli bir vasıta olarak gördüğü gazetenin halkın anlayabileceği bir dile sahip olması gerektiğini savunmuştur. 1862’de çıkardığı Tasvir-i Efkâr gazetesi de hem bu fikirlerin gelişmesine hizmet etmiş hem de birçok başarılı genç sanatçının yetişmesine vesile olmuştur.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İbrahim Şinasi

B) Ahmet Mithat Efendi

C) Ziya Paşa

D) Namık Kemal

E) Şemsettin Sami

 

19.

Servet-i Fünun’da akıl ve mantık oyunlarına dayanan tenkit yazıları yazar ve büyük kalem kavgalarında yer alır. Bunların en önemlileri dekadanlık meselesi ve Ali Kemal’le çatışmasıdır. Hem basın hayatını hem de edebiyat tecrübelerini Kavgalarım, Matbuat Hatıraları ve Edebî Hatıralar adlı eserlerinde yayımlamıştır. Bu eserlerde basın tarihinin iç yüzünü ve devrin şartlarını ayrıntılarıyla anlatır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüseyin Cahit Yalçın

B) Ahmet Rasim

C) Tevfik Fikret

D) Hüseyin Rahmi Gürpınar

E) Refik Halit Karay

 

20.

-Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın!

Ne istedin küfeden yavrum? Ağzı yok, dili yok,

Baban sekiz sene kullandı... Hem de derdi ki: “Çok

Uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz...”

Baban gidince demek kaldı âdeta öksüz!

Onunla besleyeceksin ananla kardeşini,

Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini?

Dedim ki ben de:

- Ayol dinle annenin sözünü!

Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında bu şiirin aşağıdaki şairlerden hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) Cenap Şahabettin

B) Ahmet Haşim

C) Yahya Kemal Beyatlı

D) Mehmet Akif Ersoy

E) Ziya Paşa

 

21.

Millî edebiyatın gelişme dönemlerinde yetişen şair, aruzdan ayrılıp hece vezniyle şiirler yazmaya başlar. Fırtına ve Kar adlı eserini aruzla kaleme alırken Gönülden Sesler, O Beyaz Bir Kuştu, Kervan adlı eserlerinde hece vezniyle kaleme aldığı şiirlere yer verir. Manzum masal tarzının ilk örneklerini Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi adlı kitabında bir araya getirir. Mizahi yazılarında “Fiske” imzasını kullanan şair; Akbaba, Papağan, Güneş, Resimli Dünya gibi mizahi ve edebî dergilerde yazılar yazar.

Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Behçet Kemal Çağlar

C) Yusuf Ziya Ortaç

D) Halit Fahri Ozansoy

E)  Orhan Seyfi Orhon

 

22.

1940 sonrası Türk edebiyatında düzyazı, öykü ve tiyatro türünde eserler vermiş bir yazardır. Eserlerinde toplumsal yapıyı bütüncül bir biçimde ve gerçekçi bir üslupla sunmuştur. Eleştirel anlatımı, sosyal sorunları daha ilgi çekici biçimde sunmasına zemin hazırlamıştır. Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında Çalışkur gibi öykülerinde de yazarın söz konusu eğilimini açıkça görebilmek mümkündür.

Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Orhan Kemal

B) Halikarnas Balıkçısı

C) Haldun Taner

D) Memduh Şevket Esendal

E) Sabahattin Ali

 

23.

Gece hafif yağmur çiseliyordu. Asfalt yolda yürürken yeni rugan iskarpinleri nemli nemli parlıyor ve siyah çizgili pantolonu bunların üzerine tatlı bir akışla dökülüyordu. Paltosunun geniş yakasını kaldırmış, kalın eldivenli ellerini arkasına bağlamıştı. Dalgın dalgın yürüyor ve boş gözlerle ayaklarına, ıslak asfalttan biraz yukarıya doğru kalkıp sonra kolayca ileri uzanan ve yine ıslak asfalta dokunan iskarpinlerine bakıyordu. “Hayat, bu rugan iskarpinlere ne kadar benziyor.” dedi. “Tıpkı bunlar gibi biz de günler geçtikçe aşınmaya, bir tarafa kaykılmaya, çirkinleşmeye ve nihayet işe yaramamaya başlayacağız.” Hayat ne güzel fakat ne can sıkıcı şeydi. Gündüz daire... Akşamüzerleri güzel bir yemek, bazen sinema... Sonra uyku... Bunların hepsi güzeldi fakat bütün günü dolduran bu eğlendirici işlerin içinde insan boşluk hissi duymaktan kurtulamıyordu. Bir şey eksik gibiydi, hayatın bütün ömrünce işlemeyen bir yeri varmış gibiydi.

Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Açık ve yalın bir üslupla kaleme alınmıştır.

B) Öykü kişisinin sorgulamaları yansıtılmıştır.

C) Gündelik hayattan bir kesite yer verilmiştir.

D) Benzetme ve betimlemeden faydalanılmıştır.

E) Sosyal eleştiri mizahi bir üslupla dile getirilmiştir.

 

24. ---- akımında sanatkâr; hayat, insan ve tabiat karşısında objektiftir. Onlar bireyin duygu ve hayallerinin esas olduğu lirik ve romantik şiirin yerine nesnel bir şiir isterler. Bu bakımdan dış dünyanın güzelliklerini açık bir nesnellik içinde anlatmayı tercih ederler. ---- akımında ise sanatkâr görülenin ve algılananın dışına çıkar. Onlara göre tabiatta duyularımızla algıladığımız her nesne, bir varlık özünün dış görüntüsünden başka bir şey değildir. Asıl gerçek ise söz konusu görüntünün arkasında gizlidir. Sanatkârın görevi de gizli manayı eserinde vermesi, en azından sezdirmesidir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Natüralizm – Romantizm

B) Realizm – Sürrealizm

C) Parnasizm – Sembolizm

D) Realizm – Romantizm

E) Parnasizm - Natüralizm

 

CEVAP ANAHTARI

7. E 8. C 9. B 10. E 11. A 12. C 13. D 14. B 15. D 16. B 17. C 18. A 19. A 20. D 21. E 22. C 23. E 24. C


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ