TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KAYNAK SİTESİ

Edebiyat'a dair her şey alikaramanhoca.com 'da

Üyelik Girişi
KAHRAMAN KADINLARIMIZ
TÜRK BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ
EDEBİYAT KONU ANLATIM VE SORU ÇÖZÜM VİDEOLARI
TYT-AYT ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
SINIFLARA GÖRE DERS NOTLARI
TÜRKÇE (DİL VE ANLAM BİLGİSİ)

2024 YKS EDEBİYAT SORULARI

7.

Ben hele şol denlüce bildüm ki hüsn içre o yâr

Göz terâzûsıyla Mısr’un Yûsuf-ı Ken‘ân’ıdur

Bu beyitte aşağıdaki edebî sanatlardan hangisine başvurulmuştur?

A) Tezat                    B) Tekrir              C) Telmih           
D) Teşhis                  E) Tevriye


8.

Dolandım el gibi bir gönül gibi

Sarardım dal gibi solgun gül gibi

Çiğnendim yol gibi şaşkın çöl gibi

Sofraya tuzunu verenler bilir

 
Bu yollar yar gibi gönlüm dar gibi

Bu sevda zor gibi sinem sır gibi

Bu gönlüm kar gibi içim nar gibi

Meydanda kozunu sürenler bilir

 

Bu dörtlüklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Hece ölçüsüyle kaleme alındığı

B) Ahenk unsuru olarak redif kullanıldığı

C) Düz uyak düzeniyle kafiyelendiği

D) Yalın bir anlatımın benimsendiği

E) Semai nazım biçimiyle yazıldığı

9.

Cihânı hiçe satmakdur adı aşk

Döküp varlığı gitmekdür adı aşk

 

Elinden şekkeri ayruğa sunup

Ağuyı kendi yutmakdur adı aşk

(...)

Var Eşrefoğlu Rûmî bil hakîkat

Vücûdı fânî itmekdür adı aşk

 

Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında bu beyitlerin aşağıdaki nazım şekillerinden hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) Mesnevi                 B) Gazel               C) Murabba      
D) Kıt’a                      E) Müstezat

10.

Halk şiirinde sıkça işlenen “felekten şikâyet” temasında genellikle “felek” kişileştirilir ve âşığın başına gelen dertlerin sebebi kabul edilir.

Aşağıdakilerden hangisi bu açıklamaya uygun bir örnek değildir?

A)   Neler geldi girdi benim düşüme

      Felek bu dertleri taktı peşime

      Bir yazı yazın ki mezar taşıma

      Ferrahî dünyada gülmemiş deyin

B)   Felek senden kime feryat edeyim

      Bir müctehil yâre düşürdün beni

      Başım alup ne diyare gideyim

      İl içinde are düşürdün beni

 
C)  Bak şu kaşa bak şu göze

      Ciğer kebap oldu köze

      Yakasız gömlekler bize

      Felek biçer demedim mi

 
D)  Bana yüklediğin çile reva mı

      Bekledim vermedin bir gün devamı

      Sımsıcacık olan mutlu yuvamı

      Buz etmeye gerek var mı ah fele

E)   Düşünce gönlüme o güzel melek

      Ahımdan sarsılır kubbe-i felek

      Mecnun gibi sahra sahra gezerek

      İnleyen sazımı çalıp ağlarım

 

11.

İsfahan’da yaşayan bir hükümdarın ve Keşiş adlı hazinedarın çocuğu olmamaktadır. Keşiş’in karısı ve Hanım Sultan bir gün yolda bir ihtiyarla karşılaşır. İhtiyar, Hanım Sultan’a bir elma fidanı verir. Fidan önce meyve vermez. Bu duruma üzülen Hanım Sultan’ın rüyasına ihtiyar girer ve fidanın meyve verdiğini müjdeler. Hanım Sultan ile Keşiş’in karısı elma fidanının meyvesini ikiye bölerek yer. Çocukları olursa birbirleriyle evlendireceklerine dair sözleşirler. Bir zaman sonra Keşiş’in kızı, hükümdarın ise oğlu olur. Oğlana Ahmet Mirza, kıza ise Kara Sultan adı verilir.

Bu parçada söz edilen halk hikâyesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ferhat ile Şirin                  B) Kerem ile Aslı             
C) Leyla ile Mecn                  
D) Arzu ile Kamber               
E) Tahir ile Zühre

12.

Masallarda okuyucunun/dinleyicinin ilgisini çekmek amacı taşıyan tekerlemeler ve kafiyeli kalıp sözlerden oluşan bölümdür. Anlatıcının, sazı eline aldığını duyuran söz başı da denilebilir. “Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken...” gibi bir söz dizisi, okuyucuları/dinleyicileri birazdan başlayacak masalın olağanüstülüklerle dolu atmosferine hazırlamak amacına yöneliktir.

Bu parçada söz edilen masal bölümü aşağıdakilerin hangisidir?

A) Döşeme              B) Serim              C) Düğüm          
D) Çözüm               E) Dilek

 

13.

Kutadgu Bilig, kendilerine sembolik isimler verilen dört temel kavram arasında olağanüstü bir soyutlama ve kişileştirme tekniğiyle hazırlanmıştır. Bu dört kavram: adalet, saadet, akıl ve akıbet. Eserde adalet, hakan rolündedir ve ---- adıyla yer alır. Saadet, vezir rolündedir ve ona ---- adı verilmiştir. Aklı temsil eden ve saadetten türeyen ---- ise bir bilge danışman rolündedir. ---- adı verilen akıbet, resmî görev alması konusunda hakanın ısrarlı tekliflerini sürekli geri çevirir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kün Togdı - Odgurmış - Ay Toldı - Ögdülmiş

B) Kün Togdı - Ay Toldı - Ögdülmiş - Odgurmış

C) Odgurmış - Ögdülmiş - Ay Toldı - Kün Togdı

D) Odgurmış - Ögdülmiş - Kün Togdı - Ay Toldı

E) Kün Togdı - Ay Toldı - Odgurmış - Ögdülmiş

14.

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi parantez ( ) içinde verilen terimle uyuşmamaktadır?

A)     Kaside içinde şairin kendini övdüğü bölümdür; şair, kendini büyük şairlerle karşılaştırarak şiirinin ve şairlik gücünün onlardan üstün olduğunu abartılı bir şekilde dile getirir. (Methiye)

B)      Bir kimsenin ölümünden duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için kaleme alınan şiirlerdir, genellikle terkibibent nazım biçimiyle yazılır. (Mersiye)

C)      Allah’a karşı yalvarış ve yakarışlarda bulunulan şiirlerdir, genellikle divanların baş kısımlarında yer alan bu şiirler daha çok kaside biçimiyle yazılır. (Münacaat)

D)     Bir kimseyi yermek amacıyla yazılan şiirlerdir, yerilen kişinin özellikleri abartılı ifadelerle eleştirilir. (Hicviye)

E)      Allah’ın birliğini, kuvvet ve kudretini anlatan dinî şiirlerdir; kutsal bir konuyu içerdiği için genellikle divanların başında yer verilir, kaside biçimiyle yazılır. (Tevhit)

15.

Karamanoğlu Mehmed Bey’in kamusal alanda ve sosyal hayatta Türkçe konuşmayı ve yazmayı inceleyen fermanı, şairleri Türkçe yazmaya teşvik etmiştir. ---- önce Farsça Feleknâme adlı eserini yazmış daha sonra Fars edebiyatında meşhur olan ---- adlı eseri Türkçeye tercüme etmiştir. Eserde tasavvuf yoluna yeni girenlerin yolculuğu, otuz kuş vasıtasıyla anlatılmıştır. Hüdhüd kuşu da Allah’ın varlığına ve birliğine ulaşma yolunda onların manevi rehberi olmuştur. Eser, hem bu sembolik içeriği hem de şairin Türkçe dil bilincini vurgulamasıyla Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Yunus Emre - Risaletü’n-Nushiyye         

B) Ahmedi – İskendernâme

C) Şeyh Galip - Hüsn ü Aşk

D) Mevlana – Mesnevî

E) Gülşehri - Mantıku’t-Tayr

16.

Genç yaşlarında eğitimini ilerletmek üzere İran’a giden sanatçı, burada tasavvuf ve tıp eğitimi görür. Hacı Bayram Veli’ye tabi olarak ---- mahlasını alır. Çelebi Sultan Mehmed’i tedavi ettiği için kendisine Tokuzlu köyü timar olarak verilir. Şair, Tokuzlu köyüne giderken timarın eski sahiplerince yolu kesilir ve tartaklanır. O da bu durumu ironik bir dille kaleme alarak Türk mizah ve yergi edebiyatının önemli bir örneği olan ---- adlı manzum bir hikâye ile sultana bildirir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Nabi - Hayriyye

B) Şeyhi - Harnâme

C) Nef’i - Sihâm-ı Kaza

D) Âşık Paşa - Garibnâme

E) Fuzuli - Şikâyetnâme


17.

Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren diğer ülkelere gönderilen elçilerin yolculuklarını rapor etmeleri istenmiştir. Önem verilen bu raporlar, daha sonra yazılan resmî tarihlerde belge olarak da kullanılmıştır. Kaleme alınan ve takrîr adı verilen bu raporların bir kısmı meraklı, zeki ve üslup sahibi elçiler tarafından esere dönüştürülmüştür. Bunların bazıları bizzat elçiler tarafından yazılırken bazıları da elçilerin yanında bulunan edip veya şairlerce kaleme alınmıştır.

Bu parçada söz edilen edebî tür aşağıdakilerden hangisidir?

A) Surname            
B) Ruzname      
C) Fütüvvetname       
D) Seyahatname     
E)Sefaretname

18.

Mekteb-i Mülkiyede başlayan hocalığı ile edebiyat çevrelerinde “üstat” olarak tanınan sanatçı, edebiyat üzerine değerlendirmeler yaparken Batılı yazarlardan büyük ölçüde etkilenir. Sanat eserinin olgunluğunda tek unsur olarak “güzellik”i görür. Ona göre edebiyatta ve özellikle şiirde bu güzellik unsurunu ortaya çıkaracak olan da üslup ve muhtevadır. Eski şiir tarzının daha çok şekil üzerindeki değişmelerine örnek olabilecek nitelikteki şiirlerinden oluşan Nağme-i Seher’den sonra Yâdigâr-ı Şebâb ile muhtevada bir yeniliğe yönelmiş gibidir.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Namık Kemal

B) Muallim Naci

C) Ahmet Mithat Efendi

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Samipaşazade Sezai


19.

Hüseyin: İstanbul’u anlatmak Türk edebiyatçıları için bir mihenk taşı olsa gerek. Hemen aklıma Nedim’in “Bu şehr-i Sıtanbul ki bî-misl ü bahâdır / Bir sengine yekpâre acem mülkü fedâdır.” beyti geliyor.

Şeyma: Gerçekten de İstanbul, hem tarihi hem de tabiatıyla paha biçilemez bir şehir. Peki, İstanbul her zaman böyle güzel mi anılır Türk edebiyatında?

Hüseyin: Hayır, bazıları İstanbul’un büyüklüğünden ve azametinden etkilenerek yalnızlık, korku ve acılarını bu şehirle özdeşleştirmiştir. Mesela “Sis” şiirinde ----, İstanbul’a kendi ruh hâlinden kaynaklanan karamsar bir perspektifle yaklaşır. İstanbul onun şiirinde pek çok olumsuz imgeyle yer alır.

Bu diyalogda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Tevfik Fikret

B) Yahya Kemal

C) Cenap Şahabettin

D) Ahmet Haşim

E) Abdülhak Hamit


20.

Edebiyat hayatına “Sanat, şahsi ve muhteremdir.” düşüncesiyle adım atan sanatçı, Türk toplumunun maruz kaldığı sosyal ve siyasi şartların etkisiyle bu görüşünü değiştirir. İlk döneminde tiyatro, hikâye ve mensur şiir türünde eserler verdikten sonra roman ve hatıralarını yayımlar. Romanlarında Türk toplumunun 1908’den 1950’lere kadarki sosyal ve siyasal değişimini farklı boyutlarıyla ele alır. Anamın Kitabı, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları gibi kitaplarında ise kişisel hayatında etki bırakmış şahıs ve hatıraları anlatmıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Refik Halit Karay

B) Halide Edip Adıvar

C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

D) Reşat Nuri Güntekin

E) Memduh Şevket Esendal


21.

Mahallemizde

Senden başka ağaç olsaydı

Seni bu kadar sevmezdim.

Fakat eğer sen

Bizimle beraber

Kaydırak oynamasını bilseydin

Seni daha çok severdim.

 

Güzel ağacım!

Sen kuruduğun zaman

Biz de inşallah

Başka mahalleye taşınmış oluruz.

 

Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate alındığında aşağıdakilerin hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) Ece Ayhan

B) İsmet Özel

C) Özdemir Asaf

D) Orhan Veli Kanık

E) Sezai Karakoç

22.

Roman türü genellikle deneyimlenmiş hayatın yansımalarını gösterir. Yazar, geçmiş zamanı bir şekilde yeniden kaleme alarak okurlarına sunar. Bunu bazen tarihte yaşamış kahramanlar ile onları kuşatan gerçek veya hayalî kişilerin hayat ve maceralarını işleyerek, bazen de toplumların devir ve hayat tarzı farklılıklarını romana konu ederek yapar. Türk edebiyatında özellikle ilk tarz romanlar; tarihî ve millî doku ile kahramanın aşk, fazilet ve yiğitlik motifleriyle süslenerek kaleme alınır. Bunu yaparken roman yazarının tarih yazıcılarıyla aynı hassasiyette olmasına gerek yoktur. Dilerse yaşamış kişilerin arasına hayalî kişiler ve varlıkları da katar yahut son derece silik şahsiyetleri, birinci dereceye çıkararak tarihin yaldızlı kapısından geçemeyen bu kişileri edebiyat tarihinin başköşesinde ağırlar.

Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada söz edilen roman türünde yazılmamıştır?

A) Küçük Ağa

B) Devlet Ana

C) Sahnenin Dışındakiler

D) Yeni Turan

E) Yaprak Dökümü

23.

Uzun sanat yaşamı boyunca deneyci yaklaşımıyla Türk dili ve şiirine pek çok yeni öge kazandırmayı başaran sanatçı, kendini sürekli yenilemesini bilmiştir. Millî romantik duyuş tarzından çocukların dünyasına, bireyin içsel çatışmalarından toplum sorunlarına kadar her konuyu ele almıştır. Havaya Çizilen Dünya, Çakır’ın Destanı ve Üç Şehitler Destanı gibi ilk dönem şiir kitaplarında çoğunlukla dörtlüklere, ölçülü ve uyaklı söyleyişlere yer veren sanatçı; Toprak Ana kitabından itibaren daha çok beşlik ve altılık bentlere başvurur.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Arif Nihat Asya

B) Fazıl Hüsnü Dağlarca

C) Ahmet Kutsi Tecer

D) Faruk Nafiz Çamlıbel

E) Bedri Rahmi Eyüboğlu

24.

Geçmişin bütün sanat kuralları bir yana bırakılarak hayatın sürekli hareketine uygun yeni biçimler ve yeni anlatım yolları bulmak; sanatın her dalına dinamizmi, makineyi ve hızı sokarak geleceğe yönelmek amacını güden sanat akımıdır. Bu akıma göre şiirde geleneğe bağlı ölçü ve nazım biçimleri atılmalıdır. Üslup, yeni hayata egemen olan sanayi ve makinenin dinamizmine ve hızın güzelliğine uygun olmalıdır. Durağan bir güzelliğin anlatım aracı olan geleneksel dil bilgisi ve söz dizimi kuralları kırılarak şiirde sözcükler özgür bırakılmalıdır.

Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?

A) Realizm

B) Egzistansiyalizm

C) Fütürizm

D) Parnasizm

E) Empresyonizm

CEVAP ANAHTARI

7. C 8. E 9. B 10. E 11. B 12. A 13. B 14. A 15. E 16. B 17. E 18. D 19. A 20. C 21. D 22. E 23. B 24. C


Yorumlar - Yorum Yaz
İSLAMİ DÖNEM İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ