EDAT(İLGEÇ)
Tek başlarına anlamı olmayan ve kullanılmayan ancak genellikle kendinden önceki sözcükle anlam ilişkisi kuran, kurdukları bu anlam ilişkisine göre görev üstlenen sözcüklerdir.
Başlıca edatlar: gibi, -e kadar, sanki, için, ile, dolayı, ötürü, -den beri, -e doğru, üzere, -e karşı, -e karşın, -e dek, -e değin, ancak, yalnız, mi…
“GİBİ” EDATI
İnci gibi dişlere sahipti.( benzerlik)
Yatağa girdiği gibi uyumuş. (hemen, o anda)
Saat beş gibi gelecekmiş.(yaklaşıklık)
“KADAR” EDATI
Çocuğun şiirleri kadar öyküleri de başarılıdır.(benzerlik)
Elimden geldiği kadar yapmaya çalıştım. (miktar-nicelik)
“GÖRE” EDATI
Trafik kurallarına göre bu şoförün ceza alması gerekir. (gereği)
Sana göre biri değilmiş. (uygun)
Bana göre bu öğrenci yüksek bir puan alacak. (bence)
“İLE” EDATI
Ödemeyi kartla yapacakmış. (araç)
Sinemaya abisiyle gidecekmiş.(birliktelik)
NOT: “VE” anlamında kullanıldığında bağlaç olur.
Dışarı çıkarken şapkanla gözlüğünü unutma.( “ ve” yerine kullanıldığından bağlaç.)
“YANIZ” EDATI
Büyük işleri yalnız büyük insanlar yapar. (sadece- edat)
Yeryüzünde sizler kadar yalnızım. (isim)
Bu koca evde yalnız yaşıyor.(zarf)
Dediğin yere geldim yalnız kimseyi bulamadım.(bağlaç)
Ovadaki yalnız ağaç kurumak üzeredir.(sıfat)
“ANCAK” EDATI
Bu tür durumlarda ne yapılacağını sadece sen bilirsin.
NOT: “ama, fakat” anlamlarında kullanıldığında bağlaç olur.
“DOĞRU” EDATI
Sabaha doğru korkuyla uyandım.(zaman)
Denize doğru oturup sohbet ettik.(yer-yön)
NOT: Farklı görevlerde kullanılabilir.
Doğru söz(sıfat)
Doğru söylüyor.(zarf)
Verdiği cevaplar doruydu. (isim)
“KARŞI” EDATI
Eve sabaha karşı gelebildik. (zaman)
Dereye karşı oturup kahve içtik.(yer-yön)
ÖRNEKLER:
İstanbul’a kadar yalnız onu görmeye geldim. (Sadece = Edat)
İstanbul’a kadar geldim; yalnız sen görüşmek istemedin. (Ama, fakat = Bağlaç)
İstanbul’a kadar yalnız geldim. (Nasıl geldim? Yalnız = Zarf)
İstanbul’a yalnız bir hayat sürmeye geldim. (Nasıl hayat? Yalnız = Sıfat)
ÖRNEKLER:
Tatile tek onunla giderim. (Sadece = Edat)
Tek kişilik odada kalmak istediğini söyledi. (Sıfat)
Gece vakti sokağa tek çıkmaktan korkmuyordu. (Fiilimsiyi niteleyen zarf)
Bir saatte iki kilometre yol alamadık. (Sıfat)
Yaptıklarını bir bir söyledi. (Nasıl söyledi? Bir bir = zarf)
1-Bir edat, bir adla öbekleşerek sıfat ya da zarf görevi yapabilir.
Aslan gibi delikanlı, baksanıza…
(İsim)(edat)
(Sıfat öbeği)
Sabahtan beri sizi bekliyorum.
(İsim) (edat)
(zarf öbeği)
El kadar ekmek istedi.
(Sıfat öbeği)
Karınca gibi çalışıyor
(zarf öbeği)
2-Edatlar iyelik eki aldıklarında ad olur.
O kadarını herkes biliyor
Bunun gibisini bulamazsınız.
3-Edatlar tek başlarına ya da başka sözcüklerle öbekleşerek nesne, tümleç, yüklem göreviyle kullanılabilir.
Yaşlı kadın çocuk gibi ağlıyordu (Zarf Tümleci)
Denize bakan evler gibiydik seninle. (Yüklem
4-Edatlar cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralma veya bozulma meydana gelir. Bağlaçlardan ayrılan önemli bir özelliği budur. Bağlaçlar cümleden çıkarıldığında anlamda bozulma meydana gelmeyen sözcüklerdir.
5-Bazen isim tamlamasında tamlama unsurundan biri olabilir
Onun kadarını kimse görmemiştir. (Tamlanan)
6-“Yalnız, ancak, karşı” gibi bazı edatlar başka sözcük türleri olarak da kullanılabilirler. Bu sözcüklerin türünü belirlemek için cümlede kazandıkları anlamlara bakmak gerekir.
O kitap yalnız bende var. (Edat)
Yıllardan beri yalnız yaşıyor. (Zarf)
Gelsin yalnız kardeşini getirmesin. (Bağlaç)
İşimiz sabaha ancak biter. (Zarf
Karşı kaldırımda bekliyordum. (Sıfat)
"BAĞLAÇ" KONU ANLATIMI İÇİN TIKLAYINIZ!!!